- varsaymak
- v. conjecture, count, deem, hypothesize, posit, presume, reckon as, reckon for, say, suppose* * *1. assume 2. guess
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
varsaymak — i Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce yürütebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek Sizi daha çok ilgilendireceğini varsaydığım konulara yöneleceğim. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
farz etmek — varsaymak Peki, farz edelim ki esas itibarıyla arzunu kabul ettim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilmek — nsz, ir 1) Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır. H. Taner 2) i Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak Yani kısacası … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
var — sf. 1) Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı Var gücüyle çalışmak. 2) is., dbl. Sahiplik bildiren olumlu ad cümleleri kuran bir söz Rahatsız etmek istemem hem de işim var. H. E. Adıvar 3) is. Elde bulunan her şey Elimizden alınan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
varsayma — is. Varsaymak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük